Dünyanın en ıssız ve zorlu bölgelerinden biri olan Himalayalar, sadece muhteşem dağ manzaraları ve insanın sınırlarını zorlayan zirveleriyle değil, aynı zamanda mit ve efsanelerle de doludur. Bu efsanelerin en ünlülerinden biri, karlı zirvelerde yaşadığına inanılan Yeti’dir. Yeti yerel halkın efsanelerinde, devasa ayak izleriyle iz bırakan gizemli bir yaratık olarak tasvir edilir.
Yetilerin varlığı, yüzyıllardır doğa bilimciler, kaşifler ve maceraperestler arasında tartışma konusu olmuştur. 1920’li yıllarda, Batılı dağcılar tarafından Yeti’nin varlığına dair ilk kanıtların — dev ayak izleri ve tuhaf anlatılar — paylaşılması, efsanenin uluslararası alanda ilgi görmesine neden oldu. Ünlü dağcı Sir Edmund Hillary ve Sherpa Tenzing Norgay, Everest’e tırmanırken bile Yeti’nin ayak izlerine rastladıklarını iddia etmişlerdi. Bu, Yeti’nin varlığına dair gizemi daha da körükledi.
Bilimsel araştırmalar, bugüne kadar Yeti’nin varlığını kesin olarak kanıtlayamamış olsa da, bu yaratığın izine rastladıklarını iddia edenlerin sayısı hiç de az değildir. 2017 yılında yapılan genetik testlerde, Yeti’ye ait olduğu öne sürülen bazı örneklerin aslında Himalaya ayılarına ait olduğu belirlendi. Ancak bu sonuç bile Yeti efsanesinin etkisini azaltamadı. Çünkü hâlâ, açıklanamayan hikayeler, yerel halkın anlatıları ve bazen karşılaşılan dev ayak izleri, Yeti’nin varlığını sorgulamaya devam etmemizi sağlıyor.
Yeti, günümüzde yalnızca bir efsane mi, yoksa Himalayaların karla kaplı zirvelerinde izini saklayan gerçek bir varlık mı? Kesin bir cevap yok. Ancak bu belirsizlik, Yeti efsanesini her zamankinden daha çekici ve gizemli kılıyor. Belki de, bu devasa yaratık hakkında doğruyu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz; ancak Yeti, bilinmeyenin cazibesiyle efsaneler arasında yaşamaya devam edecek.